Yoğun bir iş yükü altında boğulmayı önlemenin en etkili yollarından biri de delegasyondur. Doğru yapılan delegasyon, bir yandan enerjinizi daha dengeli kullanmanıza, stresinizi yönetebilmenize katkı sağlarken, diğer yandan çalışanınızı motive ederek geliştirir.
Peki, doğru delegasyon nasıl yapılır? Delegasyon, bir yöneticinin temel yönetsel yetkinliklerinden biri olsa da bu yolun her zaman doğru şekilde kullanıldığını söylemek güçtür. Delege edeceğiniz çalışanda ilk başta “tecrübe”, “yetenek”, “bağımsız çalışma yetisi” ve “mevcut iş yükü” gibi durumları göz önüne almalısınız. Delege ettiğiniz işi tamamen sorumluluğunuzdan çıkarmamalısınız. Çalışanın o işe uyum sağlaması ve yetkinlik kazanması zaman alabilir. İşi öğrenme aşamasında “gerektiğinde” müdahale ederek sonucun istediğiniz gibi olmasını sağlayabilirsiniz. Eğer zaman ve hata kaldırma payı olan bir işse de, çalışanı bu süre içerisinde serbest bırakmak onun farklı bakış açıları geliştirmesi ve kendine güveni için yayarlı olacaktır. Bu süreçte çalışanın sorumluluklarının artması ama yetkilerinin artmaması motivasyon düşüklüğüne neden olabilir. Ayrıca bu durumda çalışanın işin her aşamasında size danışmasını da engellemek amacıyla gerekli olan yetkiyi de görevle birlikte devretmeniz gerekir. Tabi herhangi bir yanlış anlamaya mahal vermemek için yetki sınırlarını belirlemek önemlidir.Delege ettiğiniz işi denetleyebilmeniz için “değerlendirme toplantısı” gibi planlar yapabilirsiniz. Çalışanın yeterince inisiyatif kullanamadığı durumlarda “ters delegasyon” dediğimiz durum oluşabilir ve belirli bir işi delege ettiğiniz kişi birkaç dakikada bir yanınıza gelerek bir sonraki adımda ne yapması gerektiğini sürekli olarak danışmak zorunda hissedebilir. Bu noktada delegasyon anlamını tamamen yitirmiş olacaktır. Yapılacak olan doğru delegasyon, çalışanın gelişimini, zaman tasarrufunu ve çalışan motivasyonunu destekler. Yanlış yapılırsa eğer, çalışanlarda kafa karışıklığına ve demotivasyona neden olur.