İnsanlara sıklıkla hatırlatılan “İş yerinin kapısından içeri girdiğin zaman özel yaşamınla ilgili sorunları eşiğin dışında bırak.” gibi klişeler gerçekçi öneriler sunmazlar. İnsanın iş hayatıyla özel hayatını birbirinden kalın bir çizgiyle ayırması mümkün olmadığı gibi, her davranışta duygularıyla mantığı arasındaki etkileşimi engellemesi de mümkün değildir.
Dolayısıyla, verimliliği insan mutluluğunu ve psikolojik gereksinimlerini gözeterek sağlamayı ilke edinen organizasyonların, çalışanların iş yaşamı dışındaki özel ve sosyal yaşam alanlarını göz ardı etmeleri beklenemez.
İnsana bütüncül bir açıdan yaklaşarak söz gelimi iş motivasyonu kadar sosyal becerilerini geliştirmesine olanak sağlamak aynı zamanda “toplam kalite” felsefesinin de bir gereğidir. Bu felsefeyle yönetilen şirketlerin ise, kendi kulvarlarında her anlamda liderliği elde etme şansları daha yüksektir.