Bir yöneticinin temel yetkinliklerinden biri de “etkili iletişim” kurabilme becerisidir. Bu yetkinlik, çalışanların motivasyonu, performansı, hataların azaltılması, yıkıcı çatışmaların önlenmesi gibi pek çok boyut için olmazsa olmazdır. Ancak etkili iletişim yetkinliği yöneticinin bu konuyla ilgili tecrübeleri kadar kişilik özellikleriyle de yakından ilgilidir. Kimi yönetici fazlasıyla ketumdur; ser verir sır vermez. Kimisi gereksiz ölçüde konuşkandır; laf arasında söylenmemesi gerekenleri de kaçırır. Kimisi ise hiyerarşik zincirden gelen mesajı kırpar, eğer, büker, anlaşılmaz veya yanlış anlaşılacak hale getirir. Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür. Dolayısıyla yöneticinin iletişim yetkinliğini sergileme sürecinde doğru çalışan bir “filtreye” sahip olması çok önemlidir. Doğru çalışan filtreye sahip olmaktan kasıt; kişinin iletişim sürecindeki mesajları titizlikle gözden geçirmesi; fazlalıklardan, karmaşadan, “kirlerden” arındırarak netleştirmesi, etkili sözcüklerle ifade edilebilir hale getirmesi gibi birtakım zihinsel işlemlerdir.
Bir yöneticinin temel görevi, kurum vizyonunu, hedeflerini, politikalarını ve kurumun değerlerini tam olarak yansıtmaktır. Ama bunu yaparken iyi bir filtrasyon yaparak hangi mesajı nasıl vereceğini yerinde ve zamanında tayin edebilmelidir. Bu anlamda yönetici, üstten akan bilgiyi kendi üslubuna çevirerek, dozunu ayarlayarak, çalışanların duygularını dikkate alarak, yaratacağı etkiyi öngörerek, kayba uğratmamaya/çarpıtmamaya dikkat ederek aktarmalı ve tüm bunları yaparken aynı zamanda kurumun vizyonu ve değerleriyle çelişmemeye özen göstermelidir. İşte bu bir “stratejik düşünme” ve filtrasyon yapma becerisidir.
Çok sessiz, fazla yuvarlak konuşan, geveze, içten pazarlıklı, kurnaz, agresif yönetici profillerinin genelde bir filtrasyon sorunu olduğu söylenebilir. Bu kişilerin ne strateji ne de etkili iletişim becerileriyle bir ilişkisi vardır. Bu tip yöneticiler genelde “hastalık” üreten bir kurum kültürü oluştururlar.
Filtresi çalışmayan veya büsbütün “filtresiz” davranan yöneticilerin bulunduğu işyerlerinde;
• İç ve dış müşteri nezdinde itibar tehlike altındadır.
• İçeride genellikle “yıkıcı geribildirim kültürü” yaygındır.
• Görevlerde ve iş dağılımında adaletsizlik algısı ve karmaşa yaygındır.
• Çalışanların kafası karışık, çoğunlukla gergin ve düşük motivasyon hakimdir.
• Dedikodu, yılgınlık, gelişigüzellik sıktır.
• Güven düşüktür.
Tüm bu sorunların yanına başkaları da rahatlıkla eklenebilir.
Yetkin bir yönetici için pek çok sıfat sıralanabilse de onları anlamlı kılacak baştaki nitelik, etkili iletişim becerilerine sahip olmaktır. Bu beceriler ise ancak stratejik düşünmeyi içinde bulunduran bir filtreye sahip olmakla hayat bulabilir.